Serdar Adem İşler


Zamlar Beklediğimden Az geldi / Diyalektik Bakış

salihler şehri gazetesi,Aksaray Haber,Aksaray haberleri


 

                Hiç şaka yamıyorum. Bilakis son derece ciddi ve samimiyim. Çaydan başka da bir şey içmedim. Herhalde bir zararı yoktur birkaç bardak çayın.

                Hiçbir şeyden emin olmasak bile yağmur yağmadan ıslanmayı andıran zamların harika bir yeni yıl hediyesi olduğunda şüphe yok. Bu noktada zam yapan ekonomi dehalarını tebrik etmeden geçemeyeceğim. Gerçekten harika bir zamanlama. Muhteşem bir odaklama. Haziran enflasyonuna dokunmadan temmuz ayı başında yapılan zamlarla aralık ayının enflasyon rakamlarına sezdirmeden ocak ayının ilk günü yürürlüğe konan zamların zülfü yâre dokundurmadan  planlaması gerçekten son derece şık ve stratejik… Şapkamı çıkarıyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. Cern deneylerini hatırlatan zam yağmuru altında daha ne kadar yaşarız bilemem ama son nefesimize kadar bu güzel yılbaşı hediyesini unutmamız mümkün değil.

                İlk duyduğumda intihar tadında zam denemesi diye bir yazı yazmıştım ama iki üç gün içinde fikrim yüz seksen derece değişti. Yazımı iptal edip, bu yazıyı kaleme almaya başladım. Tespit ve gözlemlerimin sonucunda yapılan enerji zamlarının aslında kaldırılamaz boyutta olmadığı kanaatine vasıl oldum.

                Eğer yapılan zamlar gerçekten vatandaşın kaldıramayacağı boyutlarda olsaydı emarelerini anında görürdük. Bundan emin olabilirsiniz. Mesela madem akar kokar yakıta altından kalkılamaz zamlar yapılmış o zaman caddelerdeki trafik yoğunluğunda gözle görülür bir azalma görülmez miydi? Siz böyle bir çözülme, böyle bir gevşemeye şahit oldunuz mu? Aynı şekilde sigaraya alkole zam gelince bırakan görüyor musunuz? Yok değil mi? Göremezsiniz.

                Tabi bazı aklı evvellerin yaptığı gibi vatandaş ihtiyacı için araba kullanmasın mı diyerek minder dışına çıkamaya tevessül ve teşebbüs edenler olabilir. Ben de anında bilmukabele kabilinden cevap veririm. Yemezler efendiler, yemezler. Başkalarını hatta kendinizi kandırabilirsiniz belki ama beni asla ve kata…

                Yollara çıkıp bir bakın. Özellikle yoğunluğun had safhaya ulaştığı belli saatlere... En ufak bir azalma var mı? Yok, mümkünü yok göremezsiniz. Herkes ihtiyaçtan kullanıyor olamaz. Para şımartmış, burnumuzu Kaf dağına uzatmış o kadar. Bunun sosyolojik mecrada acısını elbette farkında olmadan görüyor, yaşıyoruz. Ama kime anlatabiliriz ki? Dilimize dolamışız bir kere araba ihtiyaç diye. Hiç alakası yok. Bun en bariz şahidi benim.

                Sözde corona salgını başladığı günlere yakın bir zamanda arabamı sattım. Bir daha da araba kullanmadım. Şehir içi toplu taşımayı kullandım hep. Üstelik taşıma sektörüne sözü geçmeyen ve bütün istek ve şikayetlere kulakları tıkamanın hizmet zannedildiği bir belediyecilik anlayışının toplu taşımasını kullanıyorum corona efsanesinin başından beri. Bütün alışverişimi yaya olarak ve perakende  yapmaktayım. Olmadığından değil.  Gerek görmediğimden. Asansör bile kullanmıyorum.Dünya malı dünyada kalır diyenlerin davranışlarıyla söylemleri arasındaki çelişkiye tepki olarak belki. Ama öyle. İnanın incilerim dökülmedi. Araba kullanmak zorunlu bir ihtiyaç değil. Ne üfürürseniz üfürün beni sadece üşütüp nezle edebilir. Etkilenmem bundan öteye geçmez, geçemez, bugüne kadar geçtiği görülmemiştir…     

                Trafiği tıkayanların yarısı zevkine dökülüyor yollara. Hepsi bir yana yolda görseniz selamınızı esirgeyeceğiniz hilkat garibesi bazı zavallıların modifiyeli araçlarla aynı yolları defalarca arşınlamaları bu zamlardan sonra azaldı mı dersiniz? Ne gezer? İnanmıyorsanız ana caddeleri yaya olarak gezin ve alıcı gözle etrafınızı inceleyin bakalım. Kendi gözlerinizle şahit olmamanız için hiçbir sebep yok. O zaman kimse bana akar kokar yakıta gelen son zamların kaldırılamaz boyutlarda olduğunu iddia edemez. Hatta az bile…

                İşin özü ne biliyor musunuz? Biz toplum olarak yokluk görmemişiz. Görenlerimiz de unutmuş. Yokluk böyle olmaz. Yokluk olsa değil gündelik en basit işleri, zorunlu işlerimizi bile arabayla yapmaya çalışmazdık. Hepsinden önemlisi üç kuruşluk arabalara ve evlere gerçek değerinin üç dört katı para vermezdik.

Piyasa miyasa edebiyatını geçin. Eğer ödeyeni olmasa ne ev ne araba fiyatları astronomik seviyelere ulaşmazdı. Ben almıyorum sen almıyorsun kelime oyununu da geçin. Ülkemizde trafiğe kayıtlı araç sayısı yaklaşık 25 milyon, aynı şekilde konut sayısı yaklaşık 19.5 milyon. Toplamda 45 milyon ev ve arabanın fiyatı gerçeğinin üç dört katını açmış durumda. Yarısı vergi deyip yan yatamazsınız. Konut vergisi yok denecek kadar az. Araçlara uygulanan vergi sadece sıfır araçları kapsamakta. Dolayısıyla ikinci el araçlarda uçuk fiyatların hiçbir açıklaması yok. Bu kadar ev ve arabayı alanların hepsi zengin diyorsanız daha iyi ya... Ülkemizde 20 milyon hane var. Buna mukabil 25 milyon araç, 20 milyon civarında konut var. Demek ki her hanede en az bir zengin var. Bunu da kabul etmezseniz zenginler parayı nereden buluyor bir düşünün bakalım. Ticaretten mi? Tamam. Kabul. Peki zenginler sadece birbiriyle mi yapıyor ticareti? O zaman ne uzayıp ne kısalmaları gerekmez mi? Araba ev fiyatlarının sabit kalması gerekmez mi? O zaman fakir fukara dedikleriniz de bu ticaretin aktif aktörleri arasında. Zenginleri zengin eden fakirlerin de durumları maşallah yani. Pek fena olmasa gerek.

Aslında bir açıklaması var. Hem ağlayıp hem giden gelin gibi yalan söylemeye, duygu sömürüsü yapmaya alışmışız. Yoksa gerçekte para bizde kum gibi… Onun için 2022 ocak ayının ilk saatlerinde yağmur gibi yağmaya başlayan enerji zamları aslında hissedilmeyecek derece düşük seviyede. Göreceksiniz birkaç gün sonra hepsi unutulacak. Hatta bir aya varmaz kur arttı, enflasyon kur yaptı, deprem oldu, sel vurdu bahanesiyle yenileri eklenecek. Ve trafik yoğunluğu yine azalmayacak. Belki eskisinden daha fazla olacak. Ev ve araba fiyatları gerilemeyecek. Bir misli daha artacak. Göreceksiniz.

Hasılı kelam ekonomik dengelerin yerine oturması adına enerjiye yapılan zamları yerinde buluyor, sorun olmadığını vurgulamak istiyorum. Hayırlı olsun.

YAZARLAR