Rasim GÜL


TÜRKİYE’NİN LİDER OLACAĞI VE GÜVENECEĞİ, TÜRK ÜLKELERİDİR

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


İkinci Dünya Savaşından bu yana Türkiye, Dünya’da yer alacağı zemini bir türlü tayın edip rahatlayamadı. 1945 yılından itibaren kendine Dünya’da yer aradı, Nato’ya girdi, Cento’ya girdi, Birleşmiş Milletlere girdi. Büyü tavizler verdi ama bir işe yaramadı.

Birleşmiş Milletler ve Nato’da ciddiye alınmadı ve halende alınmıyor. CENTO, öbür adıyla Bağdat Paktı Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve Birleşik Krallık arasında karşılıklı güvenlik ve savunma örgütü olarak başladı. Müthiş bir kuruluştu, ne yazikki üye ülkelerin güçlenmesi istenmedi.
 
CENTO’yu yıkmak için Amerika, İran Şahını indirmek zorunda kaldı. 1979 yılında Amerika’nın İran Şahı Rıza Pehlevi’yi indirmesiyle, Pakistan ve ardından İran teşkilattan ayrıldı. CENTO Daimi komitesi 1979 yılında teşkilatı feshetti. Amerika ve İngiltere bu birliği bozarken maalesef Türkiye izledi.

CENTO, başta Türkiye olmak üzere, Pakistan, İran ve Irak için önemli birlikti. Üye ülkeler önemini kavrayamadılar. Önce Şahın yenmesine seyirci kaldılar, arkasından Pakistan ve İran’da oyuna gelince Türkiye sadece seyretti, başka bir şey yapamadı.

Bu olay Türkiye’ye hiç ders olmadı, Amerika ve arkasından Rusya’nın, birde her türlü kahbeliği beceren İngiltere’nin dümen suyundan çıkamadı. Ekonomik olarak da bunlara bağımlılıktan kurtulamadı. Çünkü hep ürettiğinden fazla tüketti. Hazinesinin soyulmasını ve müsrifliği, hesap sormayı beceremedi. Halende aynı minval üzere gidiyor.

Osmanlı ve Türkiye, hiçbir zaman kendinden olan Türk Toplulukların önemseyip onlara kucak açmadı. Halende bu politikasına devam ediyor. Amerika, Rusya, İngiltere ve bir de Çin’in izin vermesine bakıyor. Bütün riskleri göze alarak, çok ciddi ve gerçek bir dış politika izleyerek, Türk Devletleri ve TÜRK topluluklarıyla bir olabilir.Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarıyla ilişkileri yürütecek birimler oluşturmanın yanı sıra Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) ve Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) gibi kurumların kurulması elbette takdire şayandır. Ama önemli olan bunları çalıştırmak ve levha görünümünden çıkarmaktır.Bağımsızlıklarının ilk on yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişki ve işbirliğinin gelişmesinde en önemli rolü, Cumhurbaşkanı TURGUT ÖZAL, Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Zirvesini oluşturarak oynamıştır.
1992 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen ve 2001 yılına kadar az çok periyodik olarak gerçekleştirilebilen bu zirvelerle, ikili temaslarla gerçekleştirilen ilişkilerin ve işbirliğinin daha geniş ve çok taraflı çerçeveye oturtulması, Bölgesel ve Milletlerarası konularda görüş alışverişinde bulunulması ve hepsinden önemlisi DÜNYAYA karşı dayanışmanın kazanılması olacaktı.

Türk Dünyası için ortak TARİH ve ÖĞRETİM programı ile ders kitabı hazırlanma projesine 1992 yılında büyük bir heyecanla başlanmış, 1995 yılında ise kitap yazım çalışmaları başlatılmış ne yazikki kitaplar bastırılarak kullanıma sunulmamıştır. 
Türkiye, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Altay Özerk Bölgesi, Altay Özerk Cumhuriyeti, Başkurt Özerk Cumhuriyeti, Gök Oğuzlar (Gagauz) Türkleri, Karaim Türkleri, Tatar Türkleri, Çuvaş Türkleri, Yakut Türkleri ve Karaçay-Balkar Türkleri gibi geniş bir katılım sağlanmıştı.

Yeryüzünde yaşayan Türke, Dünyada yaşayan hiçbir fert ve devletten samimi ve dostça, kardeşçe bir yakınlık ve yardım olmaz. Tarihte, böyle bir şey yazmıyor. Dolaysıyla Devleti ve Milleti yönetenlerden naçizane tek isteğimiz bu gerçeği Türk çocuklarına öğretmeleridir. Türk çocuğu bilsinki bağımsız ve güçlü olmanın yolu kendine güvenme, çok çalışma, çok üretme ve az tüketmedir.

HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

 

YAZARLAR