Şahin KAPLAN


RUSYA’nın MAHREM ALANI

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Psikologların MAHREM ALAN olarak belirledikleri bedenimizi çevreleyen 40-45 cm'lik alana girilmesi bizi son derece rahatsız eder. Bu alandaki varlıkları kendimize tehdit olarak algılarız. Çünkü alanda bulunanlar bize kolay temas etme mesafesindedir. Bu tehdidi taşımayı istemeyiz ve  derhal  mahrem alanımızdan çıkarmak isteriz. Eğer ki çıkarmaya gücümüz yetmiyor ise kendimiz geri çekilerek mesafeyi korumaya çalışırız. Mahrem alanın dışında ki 1 metrelik ikinci kuşak iseKİŞİSEL ALAN olarak adlandırılmıştır. Bu alan ilk bölge kadar kişileri rahatsız etmese de yine de korunmaya çalışılır. Bu iki alanın birbirlerine olan sınırlarını zaruret halinde daraltabiliriz. Tipik örneği toplu ulaşım araçlarında görülür. Mümkünse ayrı bir yerde ayakta beklemeyi tercih ederiz ancak kişi sayısı arttıkça bu alanın daralmasına ses çıkarmayız. Dediğim gibi zaruret halinin  bu sınırları sıfırladığı da yine toplu  ulaşım araçlarında sıklıkla görülür. Temas halinde yolculuk etmenin rahatsızlığını da bilmeyenimiz yoktur.

     Ukrayna Meselesinde Rusya'nın gösterdiği tepki  tam da bu alanların ihlal edilmesine gösterilen tepkiye uymaktadır. Anlaşılan, asker kullanıp korumaya çalıştığı alan kendisine tanımladığı mahrem alanıdır. Bu anlamda hissettiği rahatsızlık, anlaşılabilir niteliktedir.

     II. Dünya savaşı sonrasında kurulan yeni düzende her iki blok da  mahrem ve kişisel  alanlarını koruma gayreti içerisindedir. Açık olarak görülür ki  SSCB dağıldıktan sonra Amerika öncülüğündeki Batı, Rusya'nın sinir uçlarıyla oynamayı hiç bırakmadı. Adım adım Rusya'nın kapısına dayandı. Rus Kişisel ve Mahrem alanına girdi. 

     Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Avrupa ve Amerika'nın dümen suyuna giren bağlı ülkelerin  NATO ve AB şemsiyesi altına girmeleri Rusya için son derece tehlikeli görülmüştür. Bu rahatsızlık da her ortamda dile getirilmiştir. Bu uyarıları dikkate almamanın neticesinde, ortaya bu durum çıkmıştır. Çok yaklaşılan Rusya kendi eliyle mahrem alanını rahatlatma gayretine girmiştir. 

     Tamam anladık devler güreşiyor da Ukrayna neden çilesini çekiyor ? Çekecek, çünkü Rusya’nın belirlediği yolda ilerlemek istemiyor. Artık yüzünü batıya dönmek istiyor. Bunca zaman Rusya’nın mahrem alanında yaşayan bir ülkenin kolayca yüzünü batıya dönmesini beklemiyoruz zaten. Kendi yönünü çizmek isteyen her ülke bu bedeli ödeyecektir. Haklı olan tek ülke var o da Ukrayna. Bağımsız bir devlet, gücü yettiği oranda maliyetlerine katlanmak şartıyla hukuki her tercihi yapabilir.

    Henüz ilk bombanın patladığında hemen herkes gibi ben de on beş günü geçmez işin adı konulur diye düşünmüştüm. İnşallah en kısa sürede daha fazla can kaybı olmadan anlaşılır da insanlar hayatını kaybetmezler. Durumun gidişatından öyle kısa sürede sona ereceğine dair inancım da git gide zayıflıyor. Bu tarz harekatlarda hedefe ulaşılamayan her geçen gün saldıranın aleyhine gelişir. Can kayıpları insanları birbirine  ve toprağına daha da sıkı bağlar. Savunma daha da dirençli hale gelir. Görünen o ki Ukrayna resmi olarak olmasa da gayri resmi olarak Avrupa tarafından alanda savunulacak.

    Kim kazançlı derseniz tartışmasız Amerika derim. Beyin ölümü gerçekleştiği düşünülen ve iç tartışmalar başlayan NATO aklını başına aldı. Rusya ile ekonomik olarak sıkı ilişkiler içine giren Avrupa bedelini ödemeyi göze alarak Rusya’nın karşısına yaptırımlarla dikildi. Bu neticeyi yıllardır arzu eden ABD para verse Avrupa ülkelerine bunları yaptıramazdı.

    Peki zararlı kim derseniz ilk sıraya Ukrayna ikinci sıraya Rusya yazılır. Korkum üçüncü sıraya bizim ismimizin yazılması olacaktır. 

    Ne olacak şimdi ? Onu bilmek çok kolay değil. Rusya arka mahallenin kabadayısı olarak ortaya çıktı ve Ukrayna’yı itaat ettirmeye çalışıyor. Perde gerisindeki tüm Batıya meydan okuyor. Galip gelirse görünen o ki Ukrayna ile durmayacak. Kaybederse Ukrayna’dan sonra da kopuşlar yaşayacak. Sivil ölümler arttıkça Rusya kazansa bile orta vadede kaybeden olacaktır. 

Son soru ise Afrika’da Asya’da ve hatta Avrupa'nın göbeği Bosna’da insanlar can verirken bu yaptırımlar neden uygulanmadı acaba ? 

 

    Ne dersiniz ? Mesele sadece insanlıktan ibaret değil sanki. 

 

 

YAZARLAR