Serdar Adem İşler


Pazara Gitmiyorum / Diyalektik Bakış

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Beklemiş ve bozulmaya yüz tutmuş üstelik market fiyatlarıyla yarışan ürünlere Bağdat Yağmacıları gibi saldıran bilinçsiz ve ikircikli müşteri tipinin nasıl bir davranış sergileyeceğini bilemem. Bu durum ilgi alanımın dışında…  Ben sadece geçen hafta yaşadıklarımdan sonra en azından kapanma sürecinde pazara gitmemeye karar verdim. Gerekirse meyve sebze cennetinde bu nimetlerinde bir süre mahrum yaşarım.

                Neler mi yaşadım? Birlikte irdeleyelim bakalım haklı mıyım değil miyim? Üç haftalık kapanma sürecinde üreticinin durumu dikkatlerden kaçtı sanırım. Pazarlar açık olmayınca meyve ve sebzeler üreticinin ve fiyatları yükseltme vazifesi gören kabzımal denilen esnafın elinde kaldı. Satış azalınca kalan ürünler çürümeye yüz tuttu. Basın yayın kanallıyla duyumlarımız bu yönde. İnandırıcı mı derseniz elbette değil. Bir kere bir karar alınmadan önce iyice düşünülmeli. İkincisi pazarların açık olmaması satışları bu derece düşüremez.

                Söylenenler doğruysa tarlada kuruşlar seviyesine inen sebze ve meyve fiyatlarının daha çok kazanma uğruna marketlerde sekiz on katı fiyatına satılması akıl alır gibi değil. Pandemiden dolayı marketlerin ekonomik sıkıntı çektiğini düşünerek üzülüyorduk. Yanılmışız…  Demek ki kimse sütten çıkmış ak kaşık değil… İmkan bulunca kimse mantık sınırlarının çok ötesinde kar yapmaktan çekinmiyor. Kapanma dolayısıyla işlerini bir müddet yapamadığından dem vuranlar da geçmişte yaptıklarına saysınlar. Sincap gibi çelik kasalara istifledikleriyle idare etsinler bir süre…

                Pazarlara gelmeden marketlerden bahsettim ama gerçekten bahsedilecek kadar vardı. Marketlerin pazarların kapanmasını fırsat bilerek temel gıda ürünlerinin fahiş fiyatlardan satmaları kabul edilebilecek bir durum değil. Umurlarında olmadığını biliyorum ama bu yaptıkları kul hakkıdır. Nasıl olsa kendilerine has yöntem ve tekniklerle bütün günahlarını temizlemişlerdir. Dolayısıyla sözlerimden kimsenin etkileneceğini sanmıyorum. Ama bir vatandaş olarak söylemek zorunda olduğumu hissediyorum. Bu bir kul hakkıdır.

Bizim bilinçsiz tüketicinin bu fırsatçılığa çanak tutması ayrı bir facia… O kadar anlamsız bir tüketim ve alışveriş anlayışımız var ki bazen alışverişimi kesip geri döndüğüm oluyor kendimden utanmamak adına. Müşterinin ihtiyacı olmadığı halde üstelik daha önceki fiyatına denk getirilen sözde bir indirimle satılan ürünlere at sineği gibi üşüşmesi, Moğol ordusu gibi saldırması beni insanlığımdan utandırıyor doğrusu. Alışverişin bir kısmının ihtiyaçtan ziyade egonun tatmini için yapıldığını düşünüyorum.

Son kullanma tarihi yaklaşmasa ya da daha önceki fiyatına yaklaştırılmasa satılmayacak bir ürüne indirim denmesi çoğu zaman algı yanıltmaktan başka bir şey değil. Biraz kıyas yapıldığında rahatlıkla görülebilecekken indirim simülasyonlu ürünlere Bağdat Yağmacıları gibi hücum edilmesi akıl alır gibi değil. Bir de kapanma ihtimallerinden önce marketleri yağmalayan zavallılar var ya, onların bu anormal davranışlarını psikologların ciddi anlamda incelemeleri gerekir. Beni aşıyor…

Kapansak bile seksen milyonluk bir ülke aç bırakılacak değil ya. Beş bin yıllık devlet geleneği olan bir milletiz. Güçlü ekonomik temeller üzerine kurulu yüz yaşını açmış koskoca devlet vatandaşını aç bırakacak değil ya… Ayrıca tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir coğrafya üzerindeyiz. Üstelik rızkı Allah verdiğine göre bizim gibi inançlı bir toplumun bu korku ve heyecanına anlam vermekte zorlanıyorum doğrusu.  Aç mezarı yok diyenlerin, rızkı Allah verir diyenlerin böyle bir yağmaya karışmaları akıl almıyor. Ayrıca bütün yasaklara rağmen eş dost akraba görüşmelerinden düğün dernek ve ibadet gibi toplu birtakım organizasyonlardan geri durmayan bir toplumun yaşadığı coğrafya parçasında tedarik zincirinin sekteye uğrayacağı düşünülebilir mi?

Bu davranış sapmasının aşırı günaha battığı şüphesi ve endişesi ile haksız kazanç elde ettiğini sanmaktan kaynaklanan vicdan azabının yarattığı bir davranış bozukluğu olduğunu düşünüyorum. Ben böyle olduğunu düşünüyorum. Aksini iddia eden varsa alan araştırması da yapabiliriz birlikte.  Kapanma öncesi haddinden fazla mal stoklamak bana göre acilen tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur. Defalarca kapandık hiçbirinde evime hiçbir şey stoklamadım. Bunun üzerine bir de karantinada kaldım. Ama ne aç kaldım ne herhangi bir sıkıntı yaşadım.

                Pazarı unutmadım. Evet Pazar diyordum. Son kapanmada pazarlar kapalı olunca sebze meyve satışlarında ciddi düşüşler yaşanmış. Marketler bunu fırsata çevirmese, üretici de evrenin en büyük mistik sırlarını bulduğunu iddia etmenin kibriyle kendinden geçmese bu böyle olmazdı elbette. Böyle bir olayı meydana getirenlerle aynı ortamda yaşamaktan hoşlanmamakla beraber ne yazık ki gerçek bu... Ürün ya üreticinin ya da malları gereksiz yere el değiştirerek lezzetinin artması için fiyatlarını yükseltmekten sorumlu kabzımalın elinde kaldı. Dolayısıyla çürümeye başladı. Buna bir önlem olsun diye yeni muafiyetler getirildi kapanma uygulamasına. Ve bu amaçla geçen hafta pazarlara izin verildi. İkincisi de bu haftaydı. Ama dediğim gibi gerekirse aç kalacağım ama bu tarz fiyatları gördüğüm pazarlara girmeyeceğim.

                Geçen hafta ilk açılışta hem pazarcı esnafa hem de üreticiye destek olsun diye ben de pazara gittim. Çorbada tuzum olsun diye bol kepçe almaya niyetliydim. Ama daha adımımı atar atmaz birden şoke oldum. Bir kere ürünlerin tarlada ya da fiyat artırarak sevap kazanan aracı esnafın depolarında beklediği daha ilk bakışta belli oluyordu. Yorgundu, eskimişti, pörsümüştü ürünler. Dolayısıyla elden çıkarmak için market fiyatlarının yarısına satılması gerekiyordu. Ama öyle olmamıştı. Fiyatlar marketlerle neredeyse aynıydı. Gidenler bilir. Eee aynıysa pazarın boş olması gerekmez mi? Nerdeeee… Hayır ne yazık ki öyle değildi.

Param yok diyen yalan söylüyor. Ekonomimiz tıkır tıkır işliyor. Allah nazardan saklasın. Bunu takiye olsun diye söylemiyorum. Tespitlerimin ışığında söylüyorum. Pazarda neredeyse hiçbir tezgaha yaklaşamadım. Pörsümüş ürünleri market fiyatlarına almak nasip olmadı. Tezgah önleri adeta yağmalanıyordu. Ne dediniz pandemi mi? Pardon ilk defa duyuyorum. Pandemi nedir? Açıklar mısınız? Ben pazarda böyle bir tehlike ve tereddüt emaresine rastlamadım. O sizin kuruntunuz efendim. Pandemiye rağmen market fiyatlarına satılan pörsümüş ürünleri almak nasip olmadı. Tezgahlara ulaşamadım ki…  Bir iki tenha tezgahtan gelmişken boş gitmeyeyim diye alışveriş yapıp cılız filelerle geri döndüm.

Hal böyleyken ekonomik sıkıntıdan dem vuranlar gerçekten yalan söylüyor. Kimse kusura bakmasın. Çalışanların ücretleri fazlasıyla yeterli... Ayrıca kapanma dolayısıyla yapılan destek ödemeleri de bence yerinde ve yeterli. Sonuçta bu insanlar yedi uyurlardan Yemliha’nın cebinde bulduğu, üzerinde Roma İmparatoru Dakyanus’un resminin bulunduğu parayı harcamıyorlardır herhalde? Haksız mıyım?

YAZARLAR