M.KÜÇÜKER

Tarih: 17.09.2020 23:13

Muhabbet ince bir yoldur

Facebook Twitter Linked-in

Yüce Mevla'mız iman şerefini bahşettiği kullarını kardeş kılmış ve kardeşliği de sevgi ve muhabbetle kuvvetlendirmiştir. Bu muhabbet Hz. Allah'ın kullarına bir hediyesidir ve yalnız ondan gelir. Yüce Mevla'mız Bu muhabbeti bizlere ikram ettiği gibi korunması hususunda da vazifeler yüklemiştir. Din kardeşlerinin kendi aralarındaki muhabbete zarar verecek; kibir, gurur, kin, kıskançlık, gıybet gibi hususlar yasaklanmış, tam tersi; tevazu, cömertlik, ikram, selamlaşma, yardımlaşma gibi muhabbeti pekiştirecek güzellikler de daima teşvik edilmiştir. Hadisi Şerifte kardeşliğin bazı gerekleri şöyle ifade ediliyor: “Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz; onu tahkir etmez.“(Sonra üç defa kalbine işaret ederek, şöyle buyurdular) “Takva şuradadır.  Müslüman kardeşini hakir görmesi kişiye kötülük olarak yeter. Her Müslüman'ın namusu, kanı, malı ve haysiyeti Müslüman'a haramdır. “(Müslim, “Birr”, 32) Din kardeşliğinin Allah tarafından bizlere ihsan edilmiş bir nimet oluşu, Ali İmran suresinin 103. ayeti kerimesinde de şöyle buyrulmaktadır: “(Ey Müminler!) Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de; O, kalplerinizi birleştirmişti.  İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.  Ve siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı.  İşte Allah, size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.” Bu ayeti kerime tarih boyunca bütün Müslümanlara; din kardeşliğinin ve muhabbetin kıymetini hatırlatmakta ve cahiliye döneminde olduğu gibi fitneden, tefrikadan, düşmanlıktan bizleri sakındırmaktadır. Ayrılık ve tefrikadan bizleri koruyacak, muhabbetle birbirimize kenetleyecek ve Cenabı Hakkın üzerimizdeki maddi ve manevi nimetlerinin devamına vesile olacak şey ise, ayeti kerimede ifade buyrulduğu üzere Allah'ın sapasağlam ipi, Kur'an-ı Kerim ve Resulünün sünnetleridir. Resulullah  (sas) Efendimiz de ümmetine şu haberleri verdiler: “(Ey ümmet ve ashabım !) Muhakkak ki ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler olacaktır.” “Ey Allah'ın Resûlü ondan kurtuluş nasıl olur?” denildi. Buyurdu ki: “Yüce Allah'ın kitabı ile. Devamla şöyle buyurdular; Onda, sizden öncekilerin haberleri, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır. O bir eğlence vasıtası değildir. Hak ile bâtılı ayıran bir kelâmdır. Onu kibirlenerek terk edenin Allah belini kırar. Kim doğru yolu ondan başkasında ararsa Allah onu sapıklığa düşürür. O Allah'ın sapasağlam ipidir ve apaçık nurudur..Hikmet dolu Kur'an'dır, dosdoğru yoldur. Nefsânî arzuların sapıtmasından, fikirlerin dağılmasından koruyacak yegâne sebep odur. Âlimler ona doymazlar, Takva sahipleri (Allah'tan korkarak günahtan sakınanlar) ondan usanmazlar. Onun ilmini bilen ilerler, onunla amel eden sevap kazanır. Onunla hükmeden adaletli olur. Ona sımsıkı sarılan doğru yolu bulur.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned,1,91, Elmalılı Tefsiri C. 1,223) Bir Hadisi şerifte şöyle buyrulur:  “Cenabı Hak gazab etmez. Ama bir de gazap edince yerde ve gökte ne kadar melek varsa korkudan tesbihe başlarlar. Fakat onun gazabını hiçbir şey söndüremez. Ama ne zaman ki yer yüzünde iki sabi yavru Kur'an-ı Kerim okumaya başlarsa işte o zaman Allah'ın gazabı söner ve yer yüzünü Allah'ın rahmeti kaplayıverir.” (Râmuz el ehadis,1261)        Bizleri yoktan var eden, mahlukatın şereflisi kılan ve en büyük nimet olarak, iman ve hidayeti ihsan eden Rabbimiz,kendi halimize bırakmayıp bizi kardeş kılmış ve “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.”(Hucurat 10) buyurarak, lütfettiği bu kardeşliği de korumayı emretmiştir. Allah'ımızın lütfü olan Din kardeşliği, nesep kardeşliğinden daha güçlüdür. Çünkü din kardeşi olanlar, hem dünyada hem de ahirette birbirlerine faydalı olurlar. Fakat aralarında din bağı olmayan nesep kardeşleri ahirette birlikte olamazlar. Kardeşliği muhafaza etmede hepimizin üzerine düşen sorumluluklar ve vazifeler vardır. Bunları yerine getirmeye çalışmak, Allah'ın rızasına yaklaşmaktır. Bunlara gereken dikkati göstermemek, sorumsuzca bu nimeti heba etmek ise şeytan-ı Aleyilla'ne'nin peşinden gitmektir ki o vebalin altından kalkılmaz. Nitekim; Bakara suresinin 208.ayeti kerime'sinde şöyle buyuruluyor:  “Ey iman edenler! Hep birlikte barışa, selamete dahil olun. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” Rasülullah (s.a.v) Efendimizde Hadis-i Şerifte;  “Müslüman elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimsedir”[Tirmizî,] ifadelerini kullanmış, insanlara zarar vermeyi ve zulmetmeyi yasaklayıp, merhametli olmayı emretmiş; “İnsanlara merhamet etmeyene Allah'ta merhamet etmez” buyurmuşlardır. (Riyazüssalihin,1/27.H.No.225) Hz. Ali (k.v.) den rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte şöyle buyrulur:  “Müslüman'ın Müslüman üzerinde 30 hakkı vardır ki, ondan kurtuluş ancak o hakkın yerine getirilmesi veya Müslüman'ın bağışlaması ile mümkündür”.  Bu haklardan bazıları şunlardır: Müslüman; din kardeşinin  hatasını affeder, ayıbını örter, özrünü kabul eder, düştüğü zaman onu kaldırır, gıybetinin yapılmasına mani olur, ona nasihat etmeyi sürdürür, dostluğunu muhafaza eder, hasta olduğu zaman ziyaret eder, cenazesinde hazır bulunur, davetine icabet eder, selamını alır….” İslam tarihi, din kardeşliğinin, merhametin imrendiren örnekleriyle doludur. Sırf din uğruna yurtlarını, mülklerini, servetlerini bırakıp Mekke-i Mükerreme' den Medine-i Münevvere'ye hicret eden ashabı kirama Medineli Müslümanların kucak açması; evlerini barklarını, mallarını mülklerini yutkunmadan onlarla paylaşmaları birbirlerinde adeta fani olmaları, bütün Müslümanlar için eşsiz örneklerdir. Tarih boyunca Müslümanlar, hususi ile ecdadımız; Ashab-ı Kiramın gösterdiği güzel kardeşlik örneklerini kendilerine numune alarak onların yolunda ilerlemişler, geçici dünya heveslerini terk edip, bunun yerine ahret sermayesi olacak güzellikler peşinde koşmuşlar, bu vesile ile bizlere miras olarak muhteşem bir medeniyet bırakmışlardır.   (Abdullah bin Ömer (r.a)şöyle buyurur:  “Allaha yemin ederim. Eğer ben hiç bozmadan bütün gün oruçlu olsam, hiç uyumadan bütün geceyi ibadetle ihya edip, malımı Allah yolunda infak etsem bile; öleceğim gün kalbimde Allah'a itaat edenlere karşı sevgi, Allah a isyan edenlere karşı buğz yoksa benim bütün yaptıklarımın bana zerre kadar menfaati yoktur.”) Bir Hadis-i Şerifde Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki: “Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize sırtınızı dönmeyiniz, birbirinizle alakayı kesmeyiniz. Bazınız bazınızın gıybetini yapmasın.  Ey Allah'ın kulları, kardeşler olunuz!.. (Buhârî, Edeb, 57, 58)

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —