Doç.Dr. Ramazan ÇAKIR


BM ve Müslümanlar

Aksaray salihler şehri Haberleri / Aksaray salihler şehri gazetesi


Müslümanlığın ve Türklüğün bedbaht bir evladıyım ben; ve ne yazık ki bugün dünya insan hakları günüymüş! ;ne gariptir ki vakti zamanında (yüksek lisansımı üniversitede UTMS´Skopjede-uluslararası insan hakları hukuku alanında yapmıştım);sonrası (Mother "Nene"Teraza Devlet Üniversitesinde; uluslararası devletler hukuku ve birleşmiş milletlerde kodifikasyon çalışmaları alanında doktoramı tamamlamıştım) halen UTMS´ Skopje´de doçent olarak görev yapan bu nacizhane kardeşinizin herhalde dünya insan hakları günü nedeniyle bir çift söz sarfetme gücünü izninizle kendimde buluyorum;evet geldiğimiz noktada insanlık sınıfta kalmıştır;dünyada her nerede bir mazlum topluluk varsa ateş orayı yakıyor özelliklede uzun zamandır Müslüman coğrafyasının büyük bir bölümünde bu yangın var;milyonlarca Müslüman dünyanın gözü önünde katledildi ve katledilme yede devam ediyor zalim insanlık ve canileri tarafından;buna başta sözde Müslüman olan ülke idarecileri seyirci kalırken birleşmiş milletler adında örgüt yada kurum müsamaha gösteriyor;ben bu birleşmiş milletlerin yapısını çatısını,işleyişini emin olunki en iyi bilenlerdenim ve üzgünüm ki hapishane kaçkını beş dalton kardeşlerin kurduğu bu şebeke asla dünya insanlığını temsil edemez,etmemiştir;dünya beşten büyüktür ün altında yatan gerçek budur; bu şebeke emperyalist ve sömürgeci bunun yanında kapitalizme hizmet veren bir kuruluştur ve derhal başta Müslüman ülkeler olmak üzere dünya mazlum milletleri bir araya gelerek hakkaniyetli merkezi İstanbul da olacak bir birleşmiş milletler kurmaları zorunludur;aksi halde akan oluk oluk kanların;yetim kalan çocukların vebalini kendi halinde olan ve mazlum toplulukların ekseri yatta yaşadığı ülke idarecileri asla ödeyemez;körfez ülkelerine gelince adı Müslüman idarecileri firavun zihniyeti taşıyan mason olmakla mesut bahtiyar olan uşaklardan oluşması münasebetiyle ben onları Müslümanlardan saymıyorum;tüm bu akan kanların hesabını soracak mazlum insanlığa önderlik yapacak ülke Türkiye Cumhuriyetidir;ümmetin son kalesi olması dışında Hz.Muhammedin (S.A.V)´in duasına ve meddiyesine mazhar olmuş bu necip müslüman Türk Milleti ve Kutsal Anadolu toprakları son çaredir,sadece müslümanlar için değil tüm mazlum milletler ve topluluklar dolayısıyla devletler içinde son çare ve baştan beri tek çare Türkiye Cumhuriyetidir;demem odurki dünya insan hakları günü diye bir kavramı reddediyorum zira mazlum için hak adına,adalet adına bir günün kutlanması tamamen uyutma politikaları ve stratejilerin bir ürünü ancak kapitalizme ve tapınakçı yada ilimünati gibi patronlardan oluşan sapkın,tehlikeli örgütlere ve odaklara hizmet etmekten başka birşey değildir;insan hakları her gün ve her anı kapsayan kesintisiz temeli adalet ve insan onuruyla taçlanmış dahası ilahi yasalar gereği yaratılışta insana verilmiş tanımlanmış en doğal haklardır;bunun uzerinden birileri bunun edebiyatını yaparken sahada akan müslüman yada mazlumun kanını dökmeye devam etmektedirler;malesef üzülerek Ifade ediyorumki insanlık hiçbir zaman bu kadar küçülmemiş bu kadar ayaklar altına alınmamıştır;yirminci ve yirmi birinci yüzyılda insanlık yeryüzünden silinmiştir;insanlık yerini vahşete ve kana bırakmıştır;insanlığını kaybeden ve özellikle islam ülkelerinin ve özellikle körfezde ve güneydeki idarecileri kralları,sultanları,şeyhleri,emirleri gördükce midem bulanıyor ve ne yazıkki dünya servetine ve keyfine insanlıktan çıkmış bu mahluklara müslüman demenin dine hakaret olacağını hatırlatırım size;Ebu Cahilin torunları olan bu yaratıkların iki yakasındadır mazlum müslümanların kanı oysa dünya insanlık seyri kökten değişebilirdi!!;bu bağlamda söyleyecek çok şey var lakin dil susar kelimeler kiyafet gelmez bu yaşanan adaletsizliğe;bana gelince kendi dünyamda seslenişimi dostlara bir kaç mısrada sıralayım zira yanlız kaldık o gücü kendimizde bulamıyoruz birgün bu güç olursa şaha kalkar zalimlerin başını ezeriz inşaallah;ve yine üzülerek ifade edeyimki bu kutsal Anadolu topraklarında yaşamın nedenli zorlu olduğunu dünya gerçeklerini büyüdüğümde anlamaya başladım;keşke hep çocuk kalsaydım;madem büyüdüm keşke koyunlarını,keçilerini otlatan bir çoban olsaydım düşünsenize tüm dağlar benim tüm bozkırlar dereler ve pınarlar benim;kavalımdan çıkan namelere tercümanlık ederdi gözümün gördüğü herşey;evet bu coğrafyada yaşamak zor ve bu kutsal toprakların bağrında büyüyen bizler herşeye rağmen yeryüzünün en şanslı insanlarıyız lakin birde bizi bize bıraksalar;21.Yüzyılın müslüman kisvesine bürünmüş Ey Firavunları!..bilinizki; sahibi olduğunuz hükümdarlık; karaktersizliğiniz sınırlarındadır..Oysa; imanlı bir Çobanın otlattığı koyunlar sizlerin yanında daha soylu ve daha özgürdür..Çobanın hükümdarlığına gelince;çoban dağların efendisi, bozkırların prensidir..Ondan özgürü yoktur..Tüm ihtişamıyla kavalından çıkan nameleriyle dağlara taşlara meydan okur..Şimdi söyleyin bakalım; hanginiz özgür,hangimiz özgür..Ve söyleyin dost!.. hangimiz daha akıllı!..Ebedi alemin bitmez ebedi alemin bitmez nimetlerine namzet dağda koyunlarını otlatan Allaha iman etmiş olan çobanmı yoksa dünyanın üç günlük saltanatına talip Müslüman görünümlü firavunlarımı.. şayet Analar gözyaşı dökmeye devam edecekse yas tutmaya devam edecekse çocuklar yetim kalmaya hatta katledilmeye devam edilecekse batsın bu dünya ya kıyamet kopsun derinden yada kıyamet kopsun tez elden adaletin batsın ey dünya.. Adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyada buluşmak üzere.

hukukçu,teolog ve felsefe bilimci..

mehmet baylan
26.03.2019 07:52:44
Türkiyesiz Dünya olamaz.

Ahmet Ataseven
6.04.2019 17:25:38
Çok kaliteli bir yazı olmuş.Devamını beklemek hakkımız herhalde.

YAZARLAR