Aksaray’ın İl oluşundan bu yana görev yapan 13 Valinin yapmadığını veya yapamadığını 14’cü vali Hamza Aydoğdu’nun yapması, Aksaray Halkına saygının en ala bir göstergesidir. Vali Bey bütün İl Müdürlüklerine çalışmaları hakkında basını dolaysıyla halkı bilgilendirmelerini istiyor. 32 yıldır görmediğimiz, her türlü takdirin üzerinde bir hareket dolaysıyla MİLATTIR.
Hesap veren bir yöneticinin hesap sorması da kaçınılmazdır. Aksaray’ın yıllardır beklediği, hesap veren ve hesap soran bir VALİ ve BELEDİYE BAŞKANININ olmasıdır. Atanan ve seçilen bu iki görevli başta basına ve dolaysıyla halka hesap verebiliyorsa milletin tek kuruşu ZAYİİ olmaz. Beytülmale el uzatanların elini kesmezler ama CANINA okurlar.
İlk olarak İl Sağlık Müdürlüğü bilgi vermeye başlamış, mazeretimden dolayı biz bu toplantıyı izleyemedik. İkinci sırada Aksaray Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav, üçüncü sırada Aksaray Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü, İsrafil Aktürk ve Aksaray AFAD İl Müdürü Cezmi Türkmen’in basın toplantılarını izledim. Fevkalade bilgi sahibi oldum. Vali Beyin yardım ve yol göstermesiyle gerçekten de iki müdürün, karınca gibi çalışarak çok iş yaptıklarını dinledik
Bu toplantılarda müdürler daha sakin daha kısa anlatabilirlerse inanıyorum çok daha verimli olur. Daha çok anlatmaktan ziyade anlaşır anlatmak daha faydalı olur. Basın mensuplarına soru sorma ve cevap alma zamanı bırakılırsa toplantılar maksadına daha fazla ulaşmış olur. Sanırım basına bilgi verme toplantıları, 09.30’da değil, 08.30’da çok daha iyi olur. Hem soruya hemde cevaba zaman okur.
Müdürler, haberciler ve köşe yazarları için daha kısa ve net bilgiler içeren basın bülteni hazırlayıp dağıtırlarsa daha çok ve daha kolay haber yapılır ve köşe yazarları da daha kapsamlı okunan ve anlaşılan yazılar yazarlar. Dolaysıyla halkımız en iyi şekilde bilgilendirilir.
Vali Hamza Aydoğdu’nun, müdürleri vasıtasıyla önce basını ve basın vasıtasıyla halkı bilgilendirme çabaları kendine çok güvendiğini ve yapılan bütün işlerin, basın, muhalefet ve halk tarafından kontrol edilmesini, herhangi bir hata ve eksiklikte hesap sorulacağını vede hesap verileceğini göze aldığını göstermektedir. Devlet adamına yakışan ve beklenen bir yönetimdir.
Bundan böyle bize düşen Vali Beyin çalışmalarına yardımcı olma ve hizmetlerin daha başarılı olması için gerçekleri, eksikleri ve yanlışları yazmak ve haber yapmaktır. Gerçek basın, gerçek muhalefet ve gerçek STK lar Vali, Belediye Başkanı ve iktidar için çarpmanın sağlaması gibidir. Çarpmada sağlama doğru çıkmıyorsa o çarpmada yanlışlık vardır. Dünyanın her yerinde böyledir, hatta uzayda da böyledir. Medeni hayatta, iktidarı, muhalefeti yoktur, yapılan işlerin yanında olmak vardır.
Ne yazık ki Türkiye’de ne gerçek basın, yönetenlerin hoşuna gitmiyor. Dahası, yarı kamu kuruluşu niteliğindeki Sivil Toplum Örgütleri, parti teşkilatları, vakıf, cemaat, tarikat yöneticilerinin de hoşuna gitmiyor. İstisnalar hariç demek ki Ülkemiz yönetim anlayışında bir hastalık var.
Ağzını açan, Ehliyet – Liyakat, Hak-Hukuk ve Hukukun üstünlüğünden bahsediyor ama kendinin değil başkalarının uymasını istiyor. Örnek verecek olursak, araba kullanan birisi, trafik kaidelerine uymuyor hatta kırmızı ışıkta geçiyor ama bütün insanların uymasını istiyor.
Vali Bey, açıklık ve hesap verme ve hesap sorma sistemini oturtursa bize göre Aksaray’a en büyük kalıcı hizmetlerden birini yapmış olur. Çünkü oturan sistem ilde yıllarca devam eder gider. Yıllar geçmesine rağmen Burdur’da Valilik yapan Ömer Naci Bozkurt’un, Tokat ve Erzincan’da Valilik yapan Recep Yazıcıoğlu’nun isimleri bu illerde, Türkiye’de yaşıyor ve koydukları sistemde devam ediyor.
Yıllardır beklediğimiz, İl Merkezinde trafik akışının daha düzgün sağlanması ve dörtlüyü yakarak yolu kapatan alışkanlığın giderilmesidir. Bir ikincisi kimin görevi veya kimlerin görevi ise marketlerin ve Pazar yerlerinin denetlenmesidir. Bu ikisinin düzeltildiğini görürsem kurban keseceğim. Başka ne deyim, kime ağlayayım. Vali Bey.
Daha sonraki yazılarımızda, İl Sağlık Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve AFAD İl Müdürlüğünün basın mensuplarına yaptıkları açıklamalarını esas alarak, köşe yazılarımıza konu edeceğiz. Her zaman yapılanı da yapılmayanı da anlatmaya çalıştık, hiçbir zaman çalışanın moralini bozmak gibi bir düşüncemiz olmadı, olamazda.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.
