Şahin KAPLAN


COVİT-68 DİYORLAR

Aksaray haberleri, Salihler şehri gazetesi, Aksaray haber


Hadi biraz geriye saralım.Salgının en başına dönelim,Covit-19 bizi pas geçip Avrupa ülkelerine gitmiş bize uğramamıştı.Hatta bizim genlerimize etki etmiyormuş safsataları bile yayılmıştı sosyal medyada.Sonra virüs bizi pas  geçtiğini hatırlayıp alınan bütün tedbirlere rağmen sınırlarımızdan girmişti.İlk kaybımızın haberini de samimi duygularıyla Sayın Sağlık Bakanımızdan duymuştuk.Sonra hep alışılageldiği gibi ölümlere de alıştık.Ateş düştüğü yeri yakar ya, yine öyle oldu.Kimse kendi kapısı çalınmadan konuyu ciddiye almadı.

Hatırlayın siyaset neyi tartışmıştı ilk zamanlarda ? Temel konu maskeydi.Yok bedava dağıtırsın,dağıtamazsın, eczaneler mi dağıtsın PTT mi ? Kimse satmasın,bırakın satsın filan derken sonuç: Sadık dost ve mütefikimiz  ABD ye kadar bedava maske dağıttık ama memleket dahilinde bu işi yapamadık.Sonra baktık ki olmadı tavan fiyat belirleyerek satışı serbest bıraktık da maske bulabilir olduk.İşte bu noktada üzülmüyorum dersem yalan olur.İktidarın ben herşeyi bilir, bildiğim gibi de yaparım inadıyla muhalefetin ne yapılırsa yapılsın mıncıklayacak bir yer bulma arayışını seyrettik saf saf.Koca milletin siyaseti gelecek 5 belki de 10 yılı doğrudan etkileyecek bir salgın ile mücadeleye, kısır bir maske dağıtma polemiğiyle girdi.Her zaman olduğu gibi bizler vatandaş olarak bu polemiğin tavizsiz yandaşları olduk.Şu gün için bakıyorum da milletçe ne kıymetli zamanları boşa harcayarak geçirmişiz.Haydi bir sayın etrafınızdan göçüp gidenleri bu virüs belasından.Onu bile sayamadık doğru dürüst.Allah aşkına hatırlayın lütfen; belediyeler  bir rakam söyler,bakanlık başka bir rakam söyler,odalar başka birşey söyler, salonlar daha başka söyler.Yok semptom göstermeyen ama virüs taşıyan,virüs taşıyan ve de  semptom gösteren,yoğun bakıma alınan ya da alınmayan,evinde tedavi olan vb.. bir sürü laf kalabalığı içinde  ölümüzü bile doğru dürüst sayamadık.

Şu kadar test yaptık,yapılan bu testlerden şu kadarı pozitif çıktı, hastalarımızdan da şu kadarını kaybettik demek çok mu zordu acaba ? Rakamlara ölümün bizzat kendisinden fazlaca takılıp kaldık.

Benim inandığım bir gerçeklik var ki dünya gözüne çok şey gizlenebilir ya da gizlice yapılabilir ancak insan için ölüm ve doğum aleniyet içinde gerçekleşir.Adli olayları ve istisna durumları bir kenarda tutarsak bütün ölüler bir defin belgesiyle toprağa verilir,bütün doğanlar da bir doğum belgesiyle kayıtlara geçirilir.Demem o ki Dünya’da salgının ortaya çıkış tarihi bellidir.Hayırlısıyla bu salgın etkisini kaybettikten sonra geriye dönüp, ölüm sayılarına bakınca siz defin ruhsatına ne yazarsanız yazın bu dönemde salgının sebep olduğu ölümler çok küçük bir hata payı ile ortaya  konacaktır.

Bir müddet nerede yoğunluk var onu da bilemedik.Sır gibi saklandı.Sokak fısıltılarıyla şurası şu kadar çokmuş burada o kadar yokmuş diyerek zaman geçirdik.Ne oldu da sonradan açıklandı ? Madem açıklanacaktı neden baştan açıklanmadı ? Bu bile ölümün kendisinden daha çok gündem oldu memlekette.

Güzel işlerden birisi  salgının başından itibaren alınan kararların bilim adamlarının tavsiyeleri doğrultusunda alınması oldu.Zannetmeyin ki onlar ne dediyse aynen kabul edildi.Bu mümkün de değil.Hep söylediğimiz gibi başkasının omuzundan tüfek atmak kolaydır.Bir ay evlere kapansak bu iş bitecek dendi.Kapatın diyenlerin memeleketi idare etme sorumluluğu yoktur.Bir ay memleketi kapatmanın maddi manevi maliyetlerini taşımadan kapatalım demek tam da başkasının omuzundan tüfek atmaktır.Sadece muhalefet etme mantığıyla söylenmiş sözlerdir.Muhalefet bu şartlarda hükümet yetki ve sorumluluklarını taşısa onlar da kolayca kapatalım diyemeyecektir.

Bu arada zor günler için ayrılmış olan Merkez Bankasına ait ihtiyat akçesinin ekonomiye sokulmasının sorumlusu da muhalefet değil bizzat iktidardır.Zor günlerde kullanılmak üzere durduğu yerde dursa bugünkü tedbirler daha sıkı uygulanabilirdi sanki.Çok tabi olarak ekonomiyi yönetenler bu işleri bizden daha iyi bilip uygularlar ama bizim de vatandaş olarak zor gün için ayrılan paraya ihtiyaç duyar duruma gelmeyi eleştirmek en doğal hakkımızdır.

Öyle ya da böyle artık virüsle birlikte bir yılı devirdik.Öğrendik ki yazın biraz nefes aldırıp gevşememizi sağlayarak hava soğumaya yüz tutunca yeniden saldırıya geçiyor.Bunu bilerek hareket etmek zorundayız.

Maske dağıtımında sorgulamıştım kendimce.Taşradaki en ücra yerlerin maskesini de merkezden düşünmenin ne anlamı var diye ? Yurt dışına gönderilen maskeler gibi topluca Valilere yollanarak il içerisinde vilayet koordinesiyle dağıtılsa olmaz mı bu iş diye düşünmüştüm.Son dönemde yaşanan gelişmeler, genel çerçeveyi merkezi olarak oluşturarak mücadeleyi vilayetler üzerinden  yürütmeye dönüştü.Aslında baştan beri de olması gereken buydu.

Gelelim bizim kıpkırmızı memleketimizin durumuna; söyleyecek çok fazla birşey yok.Bundan altı ay önce durumun kötü olduğunu yazmıştım.Kiminle konuşsam şikayetçi ama aynı insanlar da tedbirsizliğe devam ediyor.Tekraren söylüyorum ilgili ve yetkililere düşen,kurala uymayanın cezasını derhal kesmektir.İyilik ve nasihat ile kalıcı tutum değişikliğini sağlayabilirsiniz bu son derece doğru bir yaklaşımdır ancak bu yöntem uzun zaman ister.Salgın döneminde tutum değişikliğini öncelemek yerine davranış değişikliğini  öncelemek durumundayız.Netice olarak tavsiyelerle,yanak okşamakla,ellerimizle vatandaşa maske takmakla bu işin çözülemediğini gördük.Kurala uymayana cezasını verip tahsilatı yapılmadığı sürece bu kısır döngüden çıkmamız mümkün değildir.Ekmek almaya diyerek koluna eşini takıp, bebek arabasına da çocuğunu bindirerek gezintiye çıkanları görevliler görmezden geldikçe bu işin sonu gelmez.Dört bir yanı açık olan pazar yerine bir girişte görevlendirilen zabıta ile bu işler çözülmez.Daha yerinde sabit duran pazar esnafına usulünce maske taktıramamışken, maskesi çenesine inmiş, ürüne etiket takmak yerine “3 kilo portakal on liraaaaa” diye bas bas bağırarak etrafa mikrop saçan pazarcıya ses çıkarmazken bu işler çok zor. 

Bu arada gözümüzden kaçmıyor efendim garibin cenazesinde alınan sıkı tedbirleri, eşraftan ebediyete intikal edenlerin cenasinde de görmek isteriz.Biz vatandaşlar çocuk gibi davranırız,söylediklerinizi unutarak yaptıklarınızı örnek alır onu uygularız.

YAZARLAR